28 Temmuz 2008 Pazartesi

Yolculuk

25 Temmuz 2008 Cuma

Why So Serious?


24 Temmuz 2008 Perşembe

Berlin'de Yine Bir Amerikan Başkan(Aday)ı

''The walls between the countries with the most and those with the least cannot stand. The walls between races and tribes, natives and immigrants, Christians and Muslims and Jews cannot stand''

Obama Dünya'yı dolaşmaya devam ediyor. Bugün de Berlin'deydi, 100 bin kişiye konuştu. "Tüm duvarları yıkalım" diyerek yine bir birlik ve değişim çağrısı yaptı. Özellikle dinler arasındaki duvarlara vurgusu dikkat çekiciydi. Gezisinin şu ana kadarki en önemli mesajını bugüne saklamış. Peki neden bugüne sakladı? Sebep bugün Berlin'de bulunması. Berlin Amerikan Başkanları'nın çok önemli konuşmalar yaptığı bir yer. 63'te Kennedy "Ich bin ein Berliner" demiş, Berlinlileri koruyacağına dair yemin etmişti. 87'de de Reagan "Mr. Gorbachev, tear down this wall" diye çağrı yapmıştı. Obama da geldi, yine Berlin'de, yine önemli bir konuşma yaptı. Bu bahsettiklerimiz kadar efsaneleşir mi bunu ileride göreceğiz ama özellikle Reagan'ın konuşmasına çok benzeyen bir "duvarları yıkalım" konuşması olduğunu söylemek gerekiyor. Konuşma yapan ilk isim ne demiştik? Heh Kennedy'di. Aaaa ne tesadüf, Obama ve Kennedy!

23 Temmuz 2008 Çarşamba

İki Resim Arasındaki 7 Fark

Boşuna aramaya gerek yok. Zira fark da yok!!

21 Temmuz 2008 Pazartesi

İnatçı İran

İran-AB görüşmelerinde İran nükleer çalışmaların devamı konusundaki tutumunda ısrarcı olunca bugün Condoleezza(ulan görevden ayrılacak hala adını yazmayı öğrenemedik) Rice sert çıktı. Genel anlamda "Biz onlara bundan vazgeçsinler diye çeşitli teşvik projeleri hazırladık ama nuh diyor peygamber demiyorlar, inadım inat diyorlar, vazgeçmiyorlar, çok da ciddi değiller bu konuda, olmaz böyle şey" şeklinde bir açıklama yaptı. İşi biraz daha ilerletip eğer bu önerilere yanaşmazlarsa işi Güvenlik Konseyi'ne götürebileceklerini söyledi. Zaten son dönemde iyice performansı düştü şu anki ABD hükümetinin, oldukça geri planda kalmaya başladılar. Şimdi ise gider ayak ortalığı hareketlendirme tehdidi yapıyorlar. İran kolay kolay geri adım atacağa benzemiyor, birkaç teşvik planı da onları pek kesmez. Ya çok ciddi ekonomik, teknolojik vb. katkı sağlayacak, yani kısaca "buna değer" dedirtecek bir proje gelirse, ya da İsrail'in nükleer çalışmaları biterse geri adım atarlar. Yoksa zor gözüküyor.

19 Temmuz 2008 Cumartesi

İran ve AB(D) #2


Dün bahsettiğim İran-AB görüşmesi bugün gerçekleşti. İlk açıklamalara göre görüşme güzel bir havada geçmiş, anlaşılan gerginlik olmamış. Ancak İran'ın uranyum zenginleştirme konusunda geri adım atmadığı, durdurmak bir kenara, şu anki seviyede tutmayı bile kabul etmediği söyleniyor. Bu da tabii görüşmenin diğer tarafının isteğine ters olan bir durum, zira beklenti en azından geçici olarak zenginleştirme çalışmalarının durdurulmasıydı. Zaten Javier Solana da "We still didn’t get the answer we were looking for" diyerek olayı kısaca açıklamış. Kesin bir sonuca varılamamış olsa dahi böyle bir toplantının yapılmış olması, hele ki yumuşak bir havada gerçekleşmesi önemli bir olay. Son olarak, ABD temsilcisi William Burns, İran müzakerecisi Said Celilî ile özel bir konuşma yapmamış ancak aynı masada bulunmuş olmaları bile büyük bir adımdır.

18 Temmuz 2008 Cuma

5+1=Almanya


Yarınki AB-İran zirvesinin bir önemli noktası daha var: İran yarınki müzakerelerde 5+1 ülkenin öneri paketini değerlendirecek ve bu ülke temsilcileriyle de görüşme yapacak. Peki ne bu 5+1? Baştaki "5" tahmin edildiği üzere BM Güvenlik Konseyi'nin daimi üyeleri, "+1" ise Almanya. Burada işin ilgi çekici noktası BM İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra kurulup, galip devletler Güvenlik Konseyi'nin daimi üyelerini oluştursalar da bugüne geldiğimizde artık, mağlup devlet Almanya'nın da bu daimi üyelerle bir arada anılması ve onlarla aynı seviyede bulunması. Kim demiş "Almanya bu savaşın altından bir daha hiç kalkamaz" diye. Daha 100 yıl olmadan yine neredeyse aynı noktaya geldiler. Geriye bir tek IV. Reich'in çıkması kaldı

İran ve AB(D)

Yarın tüm dünya için ciddi anlamda önemli bir gün. İran ve AB yetkilileri yarın Cenevre'de bir araya gelerek İran'ın nükleer programıyla ilgili görüşme yapacaklar. Bu zaten başlı başına çok önemli bir olay. Bunu daha da önemli kılan şey ise bu görüşmelerde Amerika Birleşik Devletleri'nin de gözlemci olarak bulunacak olması. Bu, uzun süredir gergin olan ABD-İran ilişkileri dolayısı ile daha da önem kazanıyor.



İran-ABD arasındaki gerginlikten bahsediyoruz ama bir taraftan da yumuşama göstergeleri başlamadı değil. ABD'nin Tahran'da büyükelçilikten küçük statülü bir birim kuracağı konuşuluyor. Bu bazı yerlerde "79'dan sonra ilk defa İran'a Amerikan bayrağı girecek" şeklinde de yorumlandı. Bunun yanı sıra son dönemde İran'a araştırma amaçlı giden Amerikalı sayısının arttığı belirleniyor. Bir İran'lı bilim adamı da Amerika'da çalışmak üzere resmi bir kurumdan davet almış. Tüm bunların üstüne bir yakınlaşma da spordan. İran Basketbol Milli Takımı NBA'le anlaşması sonucu NBDL oyuncularıyla dün gece bir maç yaptı. Bir maç da 20'sinde olacak. Dünya gerginliğin tırmanmasını, muhtemel savaşı beklerken tersi yönde hamleler gerçekleşiyor, ki bu da sevindirici.

23 Nisan


23 Nisan'da Koltuklar Değişir

17 Temmuz 2008 Perşembe

Time For Some Campaignin'

16 Temmuz 2008 Çarşamba

Obama Neden Başkan Olmalı/Olabilir? #2

- Amerika'nın yakın tarihinde çok önemli yerleri olan, çok sevilen ve özellikle de ölüm şekilleri dolayısı ile popülariteleri yüksek olan iki isim, John F. Kennedy ve Martin Luther King'e benziyor, benzetiliyor ve benzemeye çalışıyor. Genç demokrat başkan adayı olması dolayısıyla JFK ile anılıyor ve onun yaptığı etkiyi yapabileceği söyleniyor. Öte yandan barış, kardeşlik, birlik mesajlarıyla da siyah halkın sevgilisi Martin Luther King'in rolüne soyunuyor bir anlamda. Hatta konuşmalarında ünlü "I have a dream" konuşmasından alıntılar yapıp kardeşliğe, birliğe vurgu yaptığı oldu. Ama bu iki ismin de suikaste kurban gittiğini unutmamak lazım, aman Obama'nın başına da öyle birşey gelmesin.



- Genel anlamda McCain'e göre daha iyi bir aile babası portresi çiziyor. McCain'in ailesinin eşi haricindeki kısmı çok fazla haber olmazken Obama bunu sonuna kadar kullanıyor. Küçük çocuklarıyla Disneyland'de çekilmiş fotoğraflarına internette pek çok yerde rastlamak mümkün. Bunlar halkta olumlu etki yapar muhakkak.

- McCain'in de hayatında ciddi zorluklar var, ki bunların başında da esareti geliyor zaten. Ama genis çerçevede bakarsak onun belli bir konumdaki bir ailede doğup, o ortamlarda yetiştiğini görüyoruz. Obama'nın ise durumu daha farklı. Ayrı olan bir anne-baba, babasını neredeyse hiç görememe, her ne kadar kendisini çok sevse de bir üvey babayla yaşamış olma, mecburiyetten yurtdışında bir süre okumuş olma, normal biri olarak yetişip üniversite ve sonrasında başarı basamaklarını teker teker çıkma... Tüm bunlara bakıldığında Obama'nın hikayesi daha dokunaklı geliyor kulağa ve bu tür başarı hikayeleri insanları çok etkiler. McCain aristokrat bir ailede yetişirken Obama ekmeğini taştan çıkarmış gibi bir görüntü var. Bir anlamda zengin İstanbul çocuğu ile çalışıp didinerek gelmiş saf Anadolu çocuğu durumu diyebiliriz. Türk halkı mazlumu sever...



- Yukarıdaki maddeyle de bağlantılı olarak diyebiliriz ki Obama'nın halkın üzerindeki etkisi çok kuvvetli. Genelde söylemlerinin popülist olması ve doğru yönlerini ön planda tutmasıyla halkın gözünde daha çok sevilen biri oluyor. Bu durum kendisine avantaj sağlar

- Ve halkımız mazlumu sever dedik de... Evet evet evet... Ten rengi... Ezilenler iktidar olacak... Değişim... Ten rengi... Değişim... Ten rengi... Değişim...

15 Temmuz 2008 Salı

The Politics of Fear


The New Yorker'ın 21 Temmuz kapağı... Michelle Obama gafları ile zaten efsane olma yolunda ilerliyor. Bu karikatürde de gaflarından hareketle terörist olarak resmedilmiş. Kalaşnikof ve afro ile zenci özgürlük savaşçısı gibi. Barack, "Obama bin Ladin" olmuş yine. Zaten tepede de Ladin'in portresi var. Şöminede ise yanan Amerikan bayrağı. En dikkat çekici olan ise selamları. Michelle geçenlerde katıldığı bir televizyon programında da bunu yapmış ve tepki toplamıştı, zira bu siyahi ve köktendincilerin selamıymış efendim.

14 Temmuz 2008 Pazartesi

Smoke Kills


"Maybe that's a way of killing them"

John McCain'in İran'a sigara ihracatının artması ile ilgili kendisine sorulan soruya cevabı...

Obama Neden Başkan Olmalı/Olabilir? #1

- 50 yaşın altında, bu görev için genç sayılabilecek bir yaşta. Bunun getirisi olarak da dinamik, heyecanlı. Çok yaşlı bir rakip için epey genç bir aday. Dinamizmi ve heyecanıyla halk üzerinde olumlu bir etki yapıyor.

- Okulun parlak çocuğu diyebiliriz onun için. McCain akademiden düşük bir dereceyle mezun olurken (hoş orası da prestijliydi) Obama prestijli okullardan prestijli noktalarda da görev alarak mezun oldu.

- Obama'nın en büyük avantajı "değişim" konusundaki isteği. Bugüne kadar da çeşitli postlarda çok sözü geçti bu değişimin. Amerikanya'nın şu anda dünyadaki konumu belli ve dünya siyasetinde en etkili aktörlerden biri hatta birincisi. Amerikanya'da gerçekleşecek değişim dünyada gerçekleşecek değişim demektir. Zaten Obama da "sadece ülkeyi değil dünyayı değiştireceğiz" diye ilan ediyor değişim fikrini. Dünya'nın şu anki durumundan, gidişatından memnun olmayan insanların sayısının ne kadar fazla olduğunu düşünürsek bu değişim fikrinin neden bu kadar tuttuğunu anlamak mümkün. Ancak bu değişim fikri çok kritik Obama için. Çünkü kampanyasının temelinde bu var ve o yara alırsa Obama da çok büyük yara alır. Ama o da biliyor ki bunun olması için çoğunluğun kabullenmesi gerekiyor. Bu yüzden de kampanyasında "umut" kavramından çok destek aldı, sloganı "Change: We Can Believe In" ve diyor ki: "I'm asking you to believe. Not just in my ability to bring about real change in Washington. I'm asking you to believe in yours."

- Değişimle doğru orantılı olarak saldırgan Amerikan politikalarının bir kenara bırakılacağını, dünyada barışın tesisine çalışılacağını söylüyor. Bu doğrultuda ordu Irak'tan en kısa sürede çekilecek dedi, sonra süreyi biraz uzattı ancak çekilme fikri sabit.

- Bush'un 8 yıllık yönetiminden sonra Cumhuriyetçilere karşı oluşan tepki Demokratların işine zaten yarayacaktı. Aynı zamandan Demokratların adayı da iddialı bir aday olunca bu konuda Demokratlar normalden de fazla avantaj sağlayabilir.

13 Temmuz 2008 Pazar

Fransa'da Hareketli Gün

Bugün "Akdeniz İçin Birlik" zirvesi dolayısıyla Akdeniz ülkeleri devlet başkanları Paris'teydi ve önemli görüşmeler yapıldı. Bu iki gün içindeki görüşmelerin en önemlileri de Suriye-Lübnan ve İsrail-Filistin problemleri için yapılan görüşmelerdi. Bu görüşmeler sonucunda hem Suriye hem de Lübnan tarafları karşılıklı büyükelçilik açılacağını açıkladılar. Daha doğrusu Sarkozy'nin bu yöndeki açıklamasını doğruladılar. Öte yandan da İsrail-Filistin konusundaki görüşmelerden sonra Olmert "Barış hiç bu kadar yakın olmamıştı" dedi. Çatışmadan uzak bir Ortadoğu dünyanın çıkarına olacaktır. Bu yönden bu görüşmelerin kayda değer görüşmeler olduğunu söylemek doğru olur.

Yeri gelmişken Sarkozy'den de bahsetmek lazım. Çok garip adam cidden yahu. Cumhurbaşkanlığından önce de garip geliyordu bana. Biraz önce de haberlerde izledim, bizim başbakanımızı karşılaması, uğurlaması sırasında tavırları falan hep dağınık. Yani bir anlamda devlet başkanı ağırlığı yok üstünde. Tabi bundan daha çok dikkat çeken şey de Olmert ve Mahmud Abbas'a birlikte sarılması oldu. Cidden garip adam. Ne zaman Sarkozy'i görsem aklıma G8 zirvesinde sarhoş bir şekilde yaptığı basın toplantısı geliyor.

12 Temmuz 2008 Cumartesi

ÖSeeeYeeeMee

Günün anlam ve önemine binaen üstadı analım

11 Temmuz 2008 Cuma

McCain Neden Başkan Olmamalı/Olmayabilir?

- George Bush. Çok çok çok şey yazılabilir, çok. Seçim döneminde eğer eski başkan rakip partidense tabii ki o eleştirilir ve sempati kazanılır ancak Bush'tan sonra böyle bir gayrete girmeye gerek yok esasında. Sevenleri yok değil tabii ki ama sevmeyenlerinin sayısı malum. 8 yıllık Bush hanedanından sonra Cumhuriyetçilerin güç kaybettiği bir gerçek. Bu tek başına seçilmeme sebebi olabilir McCain için. Ancak McCain akıllı davranıyor, kimi zaman Bush'la yan yana gelmemek gibi hamlelerle bu zararı asgariye çekmeye çalışıyor.

- "Neden başkan olabilir"in ilk maddesi de buydu: Yaş. Adam 72'de seçilecek, bir kez daha seçilirse bunun 80'e kadar yolu var demektir. Evet uygulamada siyaset genelde tecrübelilerin, yaşlıların işidir, ancak böyle olmalı mıdır? İnternette Obama'nın denizde mayoyla çekilmiş fotoğraflarını görmek mümkün, ancak McCain'in böyle bir fotoğrafına rastlamadım, yoktur da herhalde. Vücuduna güvenemiyor demek ki, yaştan olsa gerek. Geçmişte olanlar yaşın ve tecrübenin avantaj olduğunu söylüyor, ama ya halk bu sefer yaş değil de dinamizm isterse? İşte o zaman Con Amca'nın yaşı onu çok etkiler. Demokratlar'ın da en çok kullandıkları, kullanmaya müsait olan konulardan biri de bu zaten

- George Bush

- Bush döneminde önce Afganistan ve sonra Irak'ta olanlardan sonra halk içerisinde savaştan sıkılanların sayısı azımsanmayacak ölçüde. Ancak McCain döneminde savaşlar bitecek gibi görünmüyor, hatta üstüne yenileri de eklenebilir. McCain başkan olur, zıtlaşma bu düzeyde giderse önümüzdeki yıllarda İran harekatı gerçekleşebilir. Irak'la ilgili görüşü de açık zaten. Yani savaşlardan sıkılan halk, yeni savaşları muhtemel kılacak McCain'den uzak durabilir.

- George Bush

- Genelde burada yazılan maddeler, neden olabileceğini anlattığım maddelerle aynı, yalnız madalyonların öbür yüzleri. Aynı yoldan devam edersek beyaz olmasının avantaj olmasının yanı sıra dezavantaj olduğunu da söyleyebiliriz. Dezavantaj çünkü karşısında Amerika'nın ilk siyahi başkanı olabilecek, üstüne üstlük güçlü de bir aday var. Eğer Amerikanyalılar artık bir siyahi de başkan olmalı derse -bunun zamanı gelmiş ise- bir anlamda karşısında şu anda böyle bir aday olduğu için piyango McCain'e patlamış olur.

6 Temmuz 2008 Pazar

The Chronicles of Darbe: Prince Caspian

Geçen yıl Nokta Dergisi, Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek'e ait olduğu belirtilen "Darbe Günlükleri"ni yayınlamıştı. Sonrasında da Silahlı Kuvvetlerden baskın yemiş, daha sonra da gelen baskılar üzerine ve biraz da yeterli destek göremediğinden dolayı kapanmıştı.Bugün Nokta'nın çeşitli kademelerinin de kadrosunda bulunduğu Taraf gazetesi bu darbe günlüklerini yayınladı. Tabi geçen sene bunlar olduktan sonra aynı şeyleri tekrar yayınlayabilmek de pek kolay değil. Ama düşününce içinde bulunduğumuz durumun ve bir başka darbe planının üzerine gidiliyor olmasının verdiği cesaretle bunun yapılabilmiş olması normal karşılanabilir. İşin ilginç yanı her ne kadar gerçekleşmese de daha birkaç gün önce Taraf gazetesi askerden baskın yiyeceğine dair uyarı almıştı. Şimdi bu da bir nevi karşı atak olarak görülebilir. Tabii ki o günlüklerin sahibi olan kadroyla şu anki kadro farklı ancak burada açık bir Asker-Taraf mücadelesi var.

McCain Neden Başkan Olmalı/Olabilir?

- Yıllardır Amerikan siyasetinin içinde, Senatörlüğe daha ben doğmadan önce başlamış. Yani başkan olabilir, çünkü adam yaşlı. Seçilirse seçilen en yaşlı başkan olacak Amerikanya tarihinde. E ama yaşlı olunca geride bırakılan yıllarda rahatlıkla birçok önemli mevkide yer alabilmiş olabiliyorsun. Yaş faktörünün olumlu tarafı bu işte. Yaşlı ve tecrübeli
- Her ne kadar öyle göstermeseler de Amerikan halkı içerisinde muhafazakarlar -tutucular da- azımsanacak sayıda değil. Zaten bu yüzden Cumhuriyetçiler genelde Demokratların bir adım önünde oluyor. Cumhuriyetçilerin genel oy potansiyeli diyebiliriz.

- McCain eski asker. Bizim ilk 7 cumhurbaşkanımızın 6'sı da eski askerdi. Askere bu konularda neredeyse her yerde rağbet vardır. Irak ve özellikle de İran konularında daha iyi iş yapacağını tahmin edenlerin sayısı hiç de az değil. "Irak'tan çekilmek ne demekmiş daha 100 yıl oradayız" dedi. Asker olmayan başkan geçtiğimiz 8 senede yüzüne gözüne bulaştırdı savaş meselelerini. "Savaş askerlerin işidir" mantığı devrede...
- McCain, Vietnam gazisi. Maddeleri önem sırasına koyarsak bu birinci sırayı alabilir. Amerikanyalılar Vietnam gazilerini sever, Vietnam gazilerinin her zaman önemli bir yeri vardır(bkz. Hollywood). Bundan daha da önemli olan şey esir düşmüş ve 5.5 yıl esir kamplarında yaşamış olması. Tüm diğer özelliklerini bir kenara bırakırsak bile sırf bu özelliği ona çok sayıda oy kazandıracak. Bazen siyasi görüşlerden çok böyle nispeten basit şeyler önemli olabiliyor.

- Eşi Amerika'daki en büyük bira şirketlerinden birinin yönetim kurulu başkanı. Bira fiyatlarında indirime gitme vaadinde bulundukları anda %47 ile iktidara gelirler!
- McCain bir Cumhuriyetçi ama cumhuriyetçilerin en ılımlılarından. Evet bazı konularda(Irak konusu gibi) hala uç söylemleri olabiliyor ancak Bush ve türevleriyle karşılaştırılınca epey ılımlı olduğunu söylemek mümkün. Hatta 2000'de adaylığı Bush'a kaptırmasında bu yapısının Cumhuriyetçi çevrelerde mağlup olmasının birinci etken olduğunu söyleyebiliriz. Evet ılımlı bir cumhuriyetçi hatta öyle ki McCain'in başkan olmasının bir demokratın başkan olmasından öyle çok çok da farklı olmayacağını iddia edenler de çıkabiliyor. Ilımlı olduğu için ne cumhuriyetçi, ne demokrat olan ortada bulunan kesimin oylarının bir bölümü ona gidebilir, tabi oy verirlerse.

- Herşey bir kenara önemli olan Amerika daha Obama gibi bir başkan görmedi, fiziken diyorum. Görmeye de hazır mı değil mi işte bu soru seçimin anahtarıdır. Elindeki en büyük koz bu: McCain bir beyaz!

5 Temmuz 2008 Cumartesi

Çevir Direksiyonu Çevir Çevir, Topla Topla Topla...

Obama adaylığını ilk koyduğunda mealen, "Seçilirsem Irak'tan çekileceğiz, o da yetmez hemen çekileceğiz" diyordu. Normal birşey, adaylığın başlarında, hele ki önceki iktidar rakip partiden ise, onun eylemleri yerilir, zıttının yapılması vaad edilir hem de en uç şekliyle. Demokratlar da Bush döneminin en eleştiriye açık noktası olan Irak harekatı için bunları yapmıştı sıkça. Şimdi üzerinden zaman geçti, Obama resmen başkanlığa aday oldu ve bugünkü açıklaması ise Irak'tan çekilmenin oradaki generallerin görüşleri doğrultusunda zaman içerisinde olacağına dair. Kendisi yine de Irak harekatının yanlışlığını ve çekilmek gerektiğini söylüyor ama o eski günlerdeki acelecilik hali yok, hatta "Giriş ani oldu, hata oldu; çıkış kontrollü olsun güzel olsun" diyor. Tabi bu demek değil ki Obama döneklik yaptı veya yalan söyledi. Aslında askerlerin öyle "haydi toplanın gidiyoruz" şeklinde çekilmesi zaten pek de mümkün birşey değil. Obama da bunu gördü ki bu şekilde bir yumuşamaya gitti, uç söylemini değiştirdi. Ama bunları normal karşılamak lazım, her yerde böyledir; adaylar mümkün olduğunca uç vaatlerde bulunurlar ki sonra geri adım atılabilsin gerekirse. Obama da şu anda vaatlerini gerçeğe daha uygun hale getirebilmek için manevra yapıyor diyebiliriz esasında

3 Temmuz 2008 Perşembe

Yine MTK

Efendim Fenerbahçe Şampiyonlar Ligi ön eleme turunda yıllar sonra yine MTK Budapeşte ile eşleşti. Yıllar önce eşleştiğimiz ve kaybettiğimiz seriyi hayal meyal hatırlıyorum. Kötüydü, bu sefer muhtemelen öyle olmaz ama insanın aklına geldikçe üzülüyor. Şimdi ben durup dururken neden bunu yazdım. Şu günlerde Ergenekon tekrar kızışınca, esasında alevlenince, biraz gerildi ortalık, açıkçası bazı şeyler de tam açık değil şu anda. Yazmak için iddianameyi bekleyeyim, biraz nedir ne değildir göreyim dedim. Arada da bunu yazayım istedim.Yazmamın bir başka sebebi de takımın adının MTK olması. Zira insanlar neden mtk olduğum konusu açıldığında direk MTK Budapeşte'ye bağlıyor genelde. Yok efendim MTK Budapeşte'den değil, bi de Edremit-Burhaniye civarında "MTK Resort" vardır, o da değil; Maliye Teftiş Kurulu'nun kısaltması hiç hiç değil, mtk işte.